T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / FATİH - Çapa Fen Lisesi

Tarihçemiz

 

 

 

 

 

Çapa Fen Lisesi, 16 Mart 1848 Perşembe günü (Hicri 10 Rebîülâhir 1264) Fatih´te erkek öğretmen yetiştirmek amacıyla Darülmuallimîn adıyla açılan Erkek Muallim Mektebi´nin günümüzdeki son halkasıdır. Osmanlı döneminde birkaç kez Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanlığı) da yapmış olan Mekatib-i Umumiye Nezareti´nin başkanı Ahmet Kemal Efendi öncülüğünde açılan ilk erkek öğretmen okulu olması sebebiyle büyük bir önem taşımaktadır.

 

İstanbul´un Fatih semtinde Darülmuallimîn olarak açılan, daha sonraları Darülmuallimîn-i Rüşdi olarak da adlandırılan okulun açılışı 29 Mart 1848 tarihli Takvim-i Vekayi gazetesinde haber olarak verilmiştir. 372 numaralı Takvim-i Vekayi gazetesinde büyükçe bir yer bulan okulun açılış haberi aşağıdaki şekildedir.

 

"(...) Devletin ve milletin mutluluğunun temeli olan halkın eğitimi gibi hayırlı ve yararlı bir konuya fazlasıyla önem veren ve bunun için gerekli yolların sağlanması ve gerçekleştirilmesine sürekli olarak özen gösteren padişahımızın önceden çıkardıkları bir fermana göre eğitimin geliştirilme yollarını ve düzenlenmesini görüşmek amacıyla ünlü ulemâ ve eğitimcilerden oluşan Meclisi Maarif-i Umumiye adıyla bu işler için bir meclis kurulmuştu. Yüce Allah´ın yardımıyla, bilimlerin yayılması ve özendirilmesi ve bunu kolaylaştırıcı yolların bulunması sürekli olarak adı geçen mecliste görüşülmekte ve bunun olumlu sonucuna göre padişahımız sayesinde mekteplerin düzeni yoluna girmektedir. Gerçekten, mekteplerde çocuklara eğitim ve öğretimi yaptırılacak yüce bilimler ve gerekli fenlerin öğretimi ve anlatılmasının kolay bir yöntemi bulunmazsa, öğretimde yine güçlüklerden kurtulunamaz. Bu nedenle, böyle bir kolay öğretim yönteminin öğretileceği ve ilerde mektepler için öğretmene ihtiyaç duyuldukça oradan alınmak üzere bir Darülmuallimîn (erkek öğretmen okulu) kurulup binasının yapılmasına ilişkin padişahımızın İradesi yayımlanmıştı. Bu İrade gereğince adı geçen Darülmuallimîn'in yerinin uygunluğu nedeniyle Fatih civarında temeli atılmıştı. Şimdi tümüyle bitmiş olup öğretmenleri ve öğrencileri dahi araştırılıp sağlanmıştır. Padişahımızın bu başarısı Allah'ın yardımının da bir göstergesidir. Darülmuallimîn'in şanlı ülkemize yaraşır şekilde açılışı için çıkarılan emir gereğince, adı geçen Meclis-i Maarif-i Umumiye'nin saygıdeğer tüm üyeleri, bu (içinde bulunduğumuz) Rebîülâhir ayının onuncu perşembe günü oraya gitmişler, Darülmuallimîn'in öğretmenleri ve öğrencileri de hazır bulunmuşlar ve kurumun açılışı yapılmıştır. Darülmuallimîn'in kurulma nedenleri ile sağlayacağı yararlara ilişkin olarak Arapça hocası saygıdeğer Yahya Efendi tarafından uygun sözler söylendikten sonra ilk derse başlanmış ve bitiminde, çok hayırlı işler yapan padişahımızın ömrü ve şanının artması için yüce Allah´a dua edilip geri dönülmüştür."

 

Osmanlı Devleti´nde Rüştiye mekteplerinin çoğaldığı bir dönemde, rüştiyelerde eğitim verecek öğretmene ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Meclis-i Maarif-i Umumiye üyeleri bu hususu, 25 Temmuz 1847 tarihli mazbatada, medreseler dışında Batılı tarzda öğretmen yetiştirecek yeni bir okula ihtiyaç duyulduğunu belirtmiş ve okulun açılmasının zaruretini gerekçeleriyle açıklayarak gündeme getirmişlerdir. Fatih semtinde Mekkizade Asım Efendi türbesinin yanındaki yeni binada törenle açılan ve Darülmuallimîn ismi verilen okulun bu ismi almasının Ahmet Kemal Paşa'nın önerisi olduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır.

 

Darülmuallimîn'in eğitim süresi üç yıl olarak belirlenmiş, ilk hocası olarak da Başhoca ünvanı taşıyan Denizlili Yahya Efendi göreve getirilmiştir.     Başlangıçta okulda üç öğretmen, bir hademe, bir bekçi çalışmaya başlamış, ilk yıl otuz öğrenci kaydı yapılmıştır. Medrese muhiti olan bir semtte açılan ve öğretmen ve öğrencileri medrese kökenli olan, henüz yönetmeliği bulunmayan okulun Batılı tarzda eğitime geçmesi zaman almıştır.

 

14 Ağustos 1850´de Ahmet Cevdet Efendi müdür olarak okulun başına getirilmiştir. Daha sonra Paşa ünvanını alan Ahmet Cevdet Efendi, 1873-1876 yılları arasında üç kez Eğitim Bakanlığı yapmış, hukuk, tarih alanlarında eserler vermiştir. Darülmuallimîn'in müdürü olarak atandıktan sonra bir nizamname (yönetmelik) kaleme alarak padişah Abdülmecit´e onaylatmıştır. 1851´de kaleme aldığı nizamname, kuruma yasal ve eğitimsel bakımdan esaslı bir düzen, ciddiyet ve etkinlik sağlamıştır.

 

Az sayıda ve nitelikli öğretmen yetiştirmeyi amaçlayan nizamname, mezunları, öğretmen atanıncaya kadar, maaşlarını da vererek Darülmuallimîn bünyesinde korumuş, atamalarda başarı dereceleri ve sırasının göz önünde tutulması gibi bazı hükümler getirmiştir. Nitelikli öğretmen yetiştirme amacını taşıyan Darülmuallimîn, eğitim öğretim açısından da pek çok yeniliği hayata geçirmiştir. Maarif Nezareti fen bilimleri öğretimi için, Avrupa´dan ders araç gereçleri getirtmiş ve haftada bir gün laboratuvar çalışması yapılması uygulamasını başlatmıştır.

 

Okulda ilk kez meslek dersleri okumuş sivil öğretmenler yetiştirilmeye çalışılırken mesleki saygınlık, öğretime dair diğer özellikler de ilk defa ortaya konulmuştur.

 

1848´de açılan Darülmuallimîn Okulu mezunlarının ancak erkek rüştiyelerinin öğretmen ihtiyacını karşılamaya yetiyor olması, rüştiye öğretmenlerinin yetiştirilmesi için yeni düzenlemeler yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu sebeple 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Darülmuallimîn bünyesinde sıbyan, idadi ve sultani kısımları açılmıştır. Sıbyan ve rüştiyeler ilk kademede, idadiye ve sultaniler ikinci kademede yer almıştır. Öğretmen okullarına da yüksekokulların ve fakültelerin yer aldığı üçüncü kademede yer verilmiştir.

 

1 Eylül 1869 tarihli nizamnamenin getirdiği bir yenilik de ´´Darülmuallimat´´ adıyla yeni bir kız öğretmen okulunun açılması olmuştur. Bu sebeple 26 Nisan 1870´de Darülmuallimat denilen kız öğretmen okulu açılmıştır. Kurumun açılmasının temel amacı, sayıları zamanla artan kız rüştiyelerine ve ilkokullarına kadın öğretmen yetiştirmek olmuştur. Darülmuallimat'ın açılışında konuşan Maarif Nazırı Saffet Paşa´nın nutkunda okulun açılma amacı belirtilmiştir.

 

Kadınlar, yaratılışları gereği her türlü saygıya lâyık oldukları gibi, eğitim öğrenim görmelerine de özen göstermek gerekir. Çünkü bir çocuk beşikten okula başlayıncaya dek yalnızca annesinin eğitiminin altındadır ve bu süre içinde çocukların zihnini meşgul edecek bir şey olmadığından duydukları zihinlerine yerleşir. Bu nedenle annelerin çocuk eğitiminde büyük bir payı olduğu açıktır. "Erkeklerin bilgi ve beceri kazanmaları gerekli olduğu gibi, kadınların da çeşitli bilgilerle ve onların ziynetleriyle de kendi güzelliklerini süslemeleri gerekir. Önceleri, İslâm hatunlarından edebiyatın inceliklerini bilen ve şair kadınlar ortaya çıkmıştır; bunların adları edebî eserlerde yazılıdır, kendileri zekâları, üstün kavrayışları ve bilgileri ile ünlüdürler. Avrupa'da da birçok şair ve yazar kadınlar yetişmiştir ve onların saygın eserleri halen okunmaktadır. "Doğu ülkelerinin erkek ve kadınları, kişisel akıl ve yetenek bakımından her türlü sosyal ve müsbet bilimi öğrenmeye ve her çeşit meslek ve sanatı ileri düzeye götürmeye yetkin oldukları halde, şimdiye kadar bu alanlarda geri kalmaları, özellikle kadınların eğitimden hiç nasiplerini alamamaları, yalnızca, öğrenim olanakları yokluğundan kaynaklanmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti'nde şimdiye kadar kadınlar için orta düzeyde okullar bulunmadığından, kız çocukları sekizer onar yaşlarına kadar sıbyan mekteplerine devam ederek harekeli (işaretlenmiş) yazıyı okuyacak kadar kalırlar, kimileri de evlerinde bazı dinî metinleri okumayı öğrenirlerdi. Bundan daha ileri düzeyde onlar için okul bulunmadığından, zavallı kızlar bu halde kalırlardı. "Oysa kadınların bilim öğrenerek yaratılışlarını süslemelerine hiçbir engel olmadığı gibi, 'bilim öğrenmek erkek ve kadın her Müslümana farzdır' hadisi, kadınların da erkekler gibi öğrenim görmelerini gerektirir. İyi bir eğitim görmüş ve dünyanın durumunu tanımış olan kadınların her zaman namus ve saygınlıklarını korumayı kendilerinin en önde gelen görevi bileceklerine şüphe edilemez. Birçok sanat ve bilgi vardır ki bunları yaparak hayatını kazanmaya kadınların örtünmüş olması asla engel değildir. Avrupa'da yüzbinlerce kız ve evli kadın evlerinde çeşitli el işleri yaparak geçimlerini sağladıkları halde, İslâm kadınlarının böyle şeyler yapmamaları ve bir maddî kazançtan yoksun olmaları üzüntü vericidir

 

 "İstanbul'da kız çocukları için okullar olmadığından onlar erkek çocuklarla beraber okuyorlardı.  Bunda bazı sakıncalar görülerek geçen yıl erkek ve kız çocuklar ayrılmış ve eğitim sever padişahımızın sayesinde İstanbul'un çeşitli yerlerinde yedi adet kız rüştiyesi açılmıştır. Fakat bunların öğretmenleri erkek olduğu için, yaşları 9 ve 10'u geçen kızlar, örtünme gerekçesiyle bu okullarda iki yıldan fazla kalamayacaklardır. Oysa iki yılda yeterli düzeyde bilgi öğrenemeyecekleri açıktır. Bu nedenle, kızların kız rüştiyelerinde 4 yıl kalabilmeleri öğretmenlerinin kadın olmasına bağlıdır. "İşte, bundan böyle gerek kız sıbyan gerek kız rüştiye mekteplerine kadın öğretmenler yetiştirmek amacıyla bir "Darülmuallimat" kurulması gerekli olmuş ve bu husus Maarif-i Umumiye Nizamnamesi'nde yer almıştır. Bugün, uğurlu olması dileği ile açılışını yaptığımız bu okuldur. Daha sonra, gayrimüslim kız mektepleri için de kadın öğretmenler yetiştirilmek üzere başka sınıflar da açılacak ve gerekli öğretmenler sağlanacaktır. Bu Darülmuallimât, padişahımızın en yüce kuruluşlarından biridir ve kadınların eğitimine sonsuz yararlar sağlayacaktır. Bu yüce başarıdan dolayı padişahımızın ömür ve şanının artması için her an dua etmek üzerimize borçtur."

 

1870'de Ayasofya civarında ahşap bir konakta eğitime başlayan Darülmuallimat (İstanbul Kız Öğretmen Okulu), 1878'de Cağaloğlu'ndaki ve daha sonra Koska'daki binaya, 1894 depreminde binanın hasar görmesi üzerine de Laleli'de kiralık bir konağa taşınmıştır.1904 yılına kadar burada eğitimini sürdüren okul, yeniden Cağaloğlu civarında satın alınan bir binada faaliyetini sürdürmüş, 1910-11 yılında Fatih Çarşamba'daki Kız Sanayii Mektebi bünyesinde eğitim vermeye devam etmiş ve bir yıl sonra Çapa'daki Derviş Paşa Konağı'na taşınmıştır. 1917-18 eğitim öğretim dönemi çıkan büyük Fatih yangınında Derviş Paşa Konağı yandığından İstanbul Kız Öğretmen Okulu, Çapa'da Erkek Öğretmen Okulu için yapılan yeni binaya taşınmıştır.

 

1922-23 ders yılında İstanbul Erkek Okulu ve İstanbul Kız Öğretmen Okulu, Ankara Hükümetine bağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde öğretmen okullarının rolü daha önemli bir konuma gelmiştir. 1 Eylül 1924 tarihinden itibaren, "Darülmuallimîn" adı "Erkek Muallim Mektebi", "Darülmuallimât" adı "Kız Muallim Mektebi" olarak değiştirilmiştir.

 

29 Mayıs 1891 tarihli nizamnameyle Darülmuallimîn ´de yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Buna göre okul ´´Darülmuallimîn-i Aliye´´ adı altında, her biri iki yıl olan iptidaiye, rüştiye ve aliye şubeleri olmak üzere üç şubeye ayrılmıştır. İdadilere öğretmen yetiştirecek olan aliye şubesi 3 Kasım 1891 tarihinde açılmıştır. Bu tarih aynı zamanda liselere öğretmen yetiştiren ´´Yüksek Öğretmen Okulları´´ nın kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir.

 

Darülmuallimîn'in kuruluşundan beri yaşadığı en büyük sorunlardan biri, müstakil ve kalıcı bir binasının olmayışıdır.

 

1848´de Fatih´te Mekkizade Asım Efendi Türbesi yanındaki binada eğitime başlamış, sırasıyla; 1864-1865´te Ticarethane 'ye, 1865-1866´da Sandıkçılardaki Atik Ali Paşa Camii karşısındaki binaya, 1867-1868´de Çiçek Pazarı´na, 1868-1869´da Şehzade Emaneti´nin karşısına, 1872-1873´te Bozdoğan Kemeri´ndeki Palabıyık Mehmet Bey Konağı´na taşınmıştır.

 

1848´den 1924´e kadar Darülmuallimîn'in binası sürekli değişmiştir. İlk binada on beş yıl kaldıktan sonra pek çok kez yer değiştiren okul, yirmi değişik binada eğitim vermiştir.

 

Darülmuallimîn'in 1924´e kadar geçirdiği sürede eğitim ve öğretmen yetiştirme konularındaki yazılarıyla ünlenen Satı Bey, iptidai kısmının müdürü ´´Hoca Saadettin" den sonra 1909 yılında geniş yetkilerle okulun müdürü olmuştur. Görevi sırasında okulda yaptığı reformlarla adını duyurmuştur. Öğretmen okullarıyla ilgili hazırladığı ayrıntılı raporu dönemin Eğitim Bakanı Nail Bey´e sunmuştur.

 

Okulun müdürleri Said Bey ile Satı Bey, Cağaloğlu´ndaki eski Lisan Mektebi´nde daha sonra tahsis edilen Darülmaarif (günümüzde Cağaloğlu Anadolu Lisesi) binasında çağdaş anlamda bir öğretmen okulunu, ´´İstanbul Darülmuallimi´´ adıyla kurmuşlardır. Binanın yanındaki ´´Bülbül Tevfik Paşa Konağı" okulun yatakhanesi olarak kullanılmıştır. Satı Bey, öğretmen okulunda ilk kez uygulama okulu açmış, öğretmenlerin haftada iki gün ve bir gece okulda kalmasını zorunlu kılmıştır.

 

Muallim Cevdet (İnançalp), Selim Sırrı (Tarcan), İbrahim Alaeddin (Gövsa), İhsan Şerif (Suru), Ali Reşat, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Osman Zeki (Üngör), Ruşen Eşref (Ünaydın), Mösyö Dubois, Eyüplü Hafız Kemal (Ünlü), gibi öğretmenleriyle ünlenen bu okulda terbiye-i bedeniye (jimnastik), elişleri, müzik, çocuk edebiyatı gibi dersler de okutulmuştur. Tevfik Fikret de haftada iki gün çocuk edebiyatı dersleri ve edebiyat konferansları vermiştir. "Dağ başını duman almış" marşının yazarı Ali Ulvi (Elöve) okulun öğretmen kadrosunda yer almıştır. Ayrıca okulda öğrenciler için İstanbul´u tanıtan geziler düzenlenmiştir. 1913´te öğretim süresi sekiz yıla çıkarılmıştır. Darülmuallimîn-i Aliyye´ de bu süre üç yıl iken, Darülfünun´dan bağımsız bir konum kazanmıştır. Bu uygulama 1914´e kadar üç yıl sürmüş, sonradan Yüksek Öğretmen Okulu adını alan Darülmuallimin-i Aliyye yeniden Darülfünun´a bağlanmıştır. 1924´te Tevhid-i Tedrisat Kanunu´yla Darülmuallimîn kapatılarak, yerine ´´İstanbul Erkek Muallim Mektebi´´ açılmıştır.

 

Günümüzde Çapa´daki tarihi binasında 1 Mart 1951´de ´´Yüksek Öğretmen Okulu´´ olarak yeniden faaliyete başlayan okul, 1972´de Ortaköy´deki Öğretmen Okulu´na taşınmıştır. Okul bir yıl sonra tekrar Çapa´daki binasına geçerek, üç yıl süreli eğitim veren ´´ İstanbul İlk Öğretmen Okulu ve Yüksek Öğretmen Okulu´´ ile birlikte faaliyetini sürdürmüştür. Daha sonra okul, 1991 yılında ´´Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi´´ adını almıştır. Görkemli tarihi binasıyla dikkat çeken yapının mimarı, Mimar Kemalettin´dir. 1901 (1315) yılında yapılan bina zemin katla birlikte dört kattan oluşmaktadır. Tamamen klasik Türk üslubunda inşa edilmiş olan binanın zemin katında ´´Çinili Mescit´´ yer almaktadır. Cephe görünümüyle ve bazı mekânlarında kullanılan turkuaz renkli Kütahya çinileriyle, ustuka işçiliği (alçı işi) dekorasyonlarıyla yapının iç mimarisinde oldukça dikkat çeken incelikler bulunmaktadır.

 

1991-2014 yılları arasında Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi olarak eğitim vermeye başlayan okul 2014 yılında Milli eğitim Bakanlığı'nın aldığı karar neticesinde Çapa Fen Lisesi'ne dönüştürülmüştür. Okulda dersliklerin yanı sıra üç fen laboratuvarı, bir konferans salonu, kütüphane, müzik sınıfı, resim sınıfı, spor salonu, kız ve erkek öğrenci pansiyonları bulunmaktadır. İngilizce ve Almanca olmak üzere iki yabancı dil eğitimi verilmekte, diğer tüm dersler Türkçe yapılmaktadır.

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 27.12.2012 - Güncelleme: 21.06.2021 16:17 - Görüntülenme: 31154
  Beğen | 79  kişi beğendi